Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

 ÖZEL GÜNLER VE BAYRAMLAR

 

YARGI GÜNÜ PAZARI

Kaynak: www.hristiyanforum.com

 

1. Mesih, solda Theotokos (Tanrı Doğuran-Meryem Ana) ve sağ tarafında Vaftizci Yahya olmak üzere ortada bir tahtta oturmaktadır. Küçük tahtlarda oturanlar ise havariler olup;solda Aziz Petrus ve sağ tarafta Aziz Pavlus olmak üzere temsil edilmişlerdir.

Tahttan uzayan parşömen tomarları, kuzu ve keçilerin üzerinde olan hükmü beyan ediyor. İmanlılar, Hakim olan Mesih'in  sağından uzayan parşömende yazan şu kelimelerle kabul ediliyor, '' Gelin,Babam tarafından kutsanmış olanlar, ve krallığı miras edinin'' (v.34). Sol taraftaki parşömen ise kafirleri şu kelimelerle lanetlemektedir, '' Benden uzaklaşın sizi lanetliler,hiç sönmeyen ebedi ateşe'' (v.41)

2. Yargıyı beyan eden parşömenler Mesih'in ayaklarında görülebilir ve onun aşağısında Mesih'in önünde secde eden Adem ve Havva bulunmaktadır.

      

4.Başmelek Mikail'in sağındaki ve solundaki trompet çalan melekler,dünyaya İsa Mesih'in dönüşünü,Son Yargı'nın başlayışını ilan edip,ölülerin dirilişinin işaretini vermektedirler.
Başmeleğin sol tarafında olanlar ise,Hakim olan Mesih'e ve onun tahtına yaklaşmakta olan ölüler ve dirilerdir.Burada Adem ve Havva tüm insanlığın temsilcisi olurken,ikonun bu kısmı ölüleri ve dirileri Mesih'in önünde dururken göstermektedir

3. Adem ve Havva'nın altında bulunan başmelek Mikail'in çevresi,her bir kişinin işlerini içeren kitaplarla sarılmıştır.

Tahtın önünde,insan neslinin atası olan Adem ve Havva ,Mesih'e secde etmektedirler. (2.) İkonun merkezinde bulunan ise Başmelek Mikail'dir.Yargı terazisini tutmaktadır ve çevresi her bir kişinin işlerini içeren kitaplarla sarılmıştır (Vahiy 20:11-13). (3..) Ayrıca trompet çalan melekler Mesih'in dönüşünü ,ölülerin dirilişini ve Son Yargı'nın başlangıcını ilan etmektedirler. (1. Selanikliler 4:16-17) (4.)
 

   

5. Başmelek Mikail'in sol-alt kısmında resmedilenler, hakim             6. Başmelek Mikail'in sağ-alt kısmındaki ebedi ateş ise                                                                                                                             Şeytan, onun kötü ruhları                            olan Mesih'in tahtının önüne gelmekte olan diriler ve ölülerdir.                                                                                 ve Tanrı'nın Krallığı'nı miras almaya değmeyecek olanlar için hazırlanmıştır.

Geçtiğimiz iki haftaya ait İncil okumalarındaki benzetmeler ve özellikle de Savurgan Oğul benzetmesi bize Tanrı'nın insanlara yönelik aşkın iyiliğini ve sevgisini anlatmıştı. Ancak bazı kişiler sırf bundan cesaret alıp kurtuluş için kendilerine verilen zamanı günahlar içinde harcayarak dikkatsizce yaşamasınlar ve ölüm tarafından aniden yakalanmasınlar diye, çok kutsal Kilise babaları bu pazar gününü, Mesih'in ikinci kez geleceğinin hatırlanmasına ayırmışlardır. Bu sayede, Tanrı'nın insanların dostu olmak dışında herkese eylemlerinin karşılığını verecek olan en adil yargıç olduğunu da hatırlamış oluruz.

Kutsal Kilise babalarının korkunç yargı gününü bize hatırlatmalarındaki amaç, bizi dikkatsizlik uykusundan erdem dolu işler için uyandırmak ve kardeşlerimize karşı sevgi ve şefkat beslemeye yöneltmektir. Bunun dışında, gelecek Pazar (sütlü gıdalara veda pazarı) Adem'in mutluluk cennetinden çıkarılmasını - bu sürgün, hayatın bildiğimiz şekliyle başlangıcı olmuştur - hatırlayacağımızdan, bugünün tüm bayramların sonuncusu olarak değerlendirileceği açıktır; çünkü son yargı gününde her şey gerçekten sona erecektir.

Yargı günü pazarını takip eden haftada, et ve et ürünleri dışındaki tüm gıdalar tüketilebilir.

İlahi: Ey Tanrı, görkem içinde gökten indiğinde tüm dünya titreyecek. Ateşten bir nehir, her şeyi Senin yargı kürsünün huzuruna getirecek ve kitaplar açılıp gizli olan her şey açığa çıkarılacak. O anda beni hiç ölmeyen ateşten kurtar ve sağ tarafında durabilmeyi bana bağışla, ey en adil yargıç!

 

OKUMALAR

Elçisel Mektup: Pavlus'un Korintlilere 1. Mektubu 8:8-9:2

Yiyecek bizi Tanrı'ya yaklaştırmaz. Yemezsek bireksiğimiz olmaz, yersek de bir üstünlüğümüz olmaz. Ama dikkat edin, bu özgürlüğünüz, vicdanı hassas olanların sürçmesine neden olmasın. Eğer hassas vicdanlı bir adam, bilgili olan seni bir put tapınağında sofraya oturmuş görürse, puta sunulan kurban etini yemek için cesaret almaz mı? Böylece bu hassas vicdanlı adam, uğruna Mesih'in öldüğü bu kardeş, senin bilginden ötürü mahvolur! Sizler bu yoldan kardeşlere karşı günah işleyip onların hassas olan vicdanlarını yaralamakla Mesih'e karşı günah işlemiş olursunuz. Bu nedenle, eğer yediğim şey kardeşimin sendeleyip düşmesine yol açacaksa, kardeşimin düşmemesi için bir daha et yemem. Özgür değil miyim? Elçi değil miyim? Rabbimiz İsa'yı görmedim mi? Siz Rab yolunda verdiğim emeğin ürünü değil misiniz? Başkaları için elçi olmasam bile, sizler için elçiyim ya! Sizler Rab'bin yolunda elçiliğimin kanıtısınız.


İncil: Matta 25:31-36

Yargı Günü

31 İnsanoğlu* kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.

32 Ulusların hepsi O`nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.

33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.

34 O zaman Kral, sağındaki kişilere, `Sizler, Babam`ın kutsadıkları, gelin!` diyecek. `Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!

35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız.

36 Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.`

37 O vakit doğru kişiler O`na şu karşılığı verecek: `Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik?

38 Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik?

39 Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?`

40 Kral da onları şöyle yanıtlayacak: `Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.`

41 Sonra solundakilere şöyle diyecek: `Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis`le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!

42-43 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.`

44 O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: `Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?`

45 Kral da onlara şu yanıtı verecek: `Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.`

46 Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.

 

****************************************

Metropolit Pavlus Yazici

İNCİL AÇIKLAMASI ;
ET YEMEME YORTUSU PAZARI
“EBEDİ AZAP VE KORKUNÇ YARGILANMA”


Mesih’te sevgili kardeşler,
Hz. Süleyman şöyle diyor: “Her şey boş, bomboş” ve Kral Davut şöyle terennüm ediyor: insan bir gölge gibi dolaşır boş yere çırpınır.

Gerçekten, boş şeyleri sevenler mal ve başka şeyler biriktirenler, hemen yok oluyorlar. Bu dünyevi şeylerden bir şey almadan giderler ve bu nedenle rahat etmezler. Her şeyi burada bırakacağız, doğduğumuz gibi çıplak gideceğiz. Ebediyete o ilahi Yargıcın önüne gideceğiz. Yürek hüznüyle ve çıplak olarak, derin bir üzüntü korku ve dehşet ile mahkeme önünde duracağız. Orada acıma, şefaat ve savunma yoktur. Orada herkes yaptığının söylediklerinin ve düşüncelerinin hesabını verecektir.
Ey kardeşlerim, gerçekten orada dünya yaratıldığından beri benzeri görülmemiş bir korku ve endişe olacaktır. Bütün göksel güçler Serafim ve Şerubimler ile göklerdeki ve yeryüzündeki her şey görünecek, yeryüzündeki ve altındaki her şey titreyip sarsılacak.
Mezarlar açılacak, ölüler kalkacak, diriler duracaktır. Allah’ın peygamberi olan Danyel, gelecekteki bu yargıyı, günahlarımızı yüklenmiş olarak gün doğumundan batışına kadar yargılandığımızda nelere maruz kaldığımızı görünce korkudan sarsılacaktır.
O anda dostlar ve yakınlarımız nerede? Biriktirdiğimiz değerli mallar nerede? Fakir, yetim ve sefilleri hor görüp kovan ve her iyiliği kendine mal edip kendini mümin ve tercih edilenler olduğunu iddia edenler nerede? Yeryüzünde devamlı kalacağını iddia edip yüreklerinde Allah korkusu taşımayan ve gelecekteki azaba iman etmeyenler nerede? Yiyelim ve içelim nasıl olsa yarın öleceğiz (İşaya 22:13) Bu yaşam nimetlerinden zevk alalım, sonra ne olacağa bakarız? Diyenler nerede? Allah merhametlidir, günahkârları affeder mi? Yargılanan günahkârlar adil mahkemeden kovulurlar, azaba sürülürler, orada ağlama ve gözyaşı vardır.
Arkalarına baktıkları zaman onlardan ayrılmış olan Salih insanları görürler. Cennetin güzelliğini ve göklerin nurunu ve Salihlerin yaşamlarında iyilik için yaptıkları mücadeleden dolayı yüce Allah’ın onlara hibe ettiği nimetleri görürler. Daha sonra bu günahkârlar yavaş yavaş yakınlarından, akrabalarından ve Salihlerden uzaklaşarak, bütün ümitlerini gerçek nura ve bütün mutluluk imkânlarını kaybetmiş olarak Allah’tan ayrılırlar.
O zaman tamamen terk edildiklerini, bütün umutlarının yokluğunu, hiç kimseden yarar ve şefkat kalmadığını anlarlar, acıyla ağlayarak, ah çekerek ve kör yüreğimiz bizi nasıl aldattı diye yakınırlar. Allah bize kutsal kitabı ile seslendi. Onu dinlemedik, bu yüzden şimdi ona haykırıyoruz. Ama O bizden yüzünü çeviriyor. Kendi kendimizi bu kötü duruma biz getirdik, çünkü bize bütün bunları bildirdi ama biz dinlemedik bize ihtarda bulundu ama korkmadık, bize vaazda bulundu yola gelmedik Allah’ın kelamını işittiğimiz halde inanamadık. Rabbin yargısı adildir. Şu anda hak ve adaletle yargılanıyoruz. Yaptıklarımızın karşılığını alacağız. Geçici zevkler karşılığı olarak, azabı alacağız ihmallerimiz nedeniyle sönmeyen ateşte yargılanacağız. Boş olan övünçler nedeniyle gerçek yücelikten, gelip geçici hevesler uğruna cennet sevincinden, geçici zenginlikler yüzünden ebedi iftihardan sonsuza dek mahrum edildik.
Herkes, Allah ve azizler bizleri terk etti. Yardım edilecek bir durumumuz yok. Tövbe zamanı geçti, gözyaşının hiçbir yararı yok.
İşte günahkârlar bu şekilde sızlanacaklardır.
Ey azizler, ey resuller, ey peygamberler, ey şehitler bizi kurtarın, ey yaşam veren kutsal haç, rabbimizin validesi Meryem annemiz bizi kurtar diye haykıralım mı? Fakat hiçbiri bizi duymaz, duysa da bize bir yarar sağlamaz. Çünkü bütün şefaatler sona erdi. Böylece günahkârlar, ebedi ateşin ve ölmeyen kurtların bulunduğu cehenneme gönderilirler. (Markos 9:43)
Çağlar geçer, orada geçer her saat bir çağ kadar uzundur. Allah’ın sesi cehennem sakinleri üzerinde dolaşmakta ve şöyle demekte: “Ben hala kızgınım.” Bu söz oradakilerin kulaklarında yankılanır. Meleklerin zihinleri geçen çağları saymakta aciz kalır, azap çekenler ise bu azabın ne zaman başladığını unuturlar. Oysa Allah’ın o sözleri işitilmeye devam eder: “Ben hala kızgınım.”
Peygamberler, azizler ve resuller Rabbin bu korkunç yargı gününü anlattılar. Kutsal kitap şimdiye kadar bu korkunç yargı gününü bize ikaz etmektedir. “Ümitli olun, uyanık ve dikkatli olunuz, dua ediniz, tövbe ediniz ve her zaman hazırlıklı olunuz çünkü Rabbin geleceği günü ve saati bilemezsiniz. (Matta 25:13)” Yaşamın sorunları ve zevklerin sarhoşluğu, yüreğinizi ağırlaştırmasın. Çünkü o gün aniden gelebilir. (Luka 21:34) Peygamber ve Kral olan Davut bu yargı gününü her zaman zikrederdi, öyle ki ağlamaktan yatağı gözyaşları ile ıslanırdı Allah şöyle yalvarırdı: “Kulunla yargıya girme, çünkü hiçbir canlı senin karşında aklanmaz”. O gün gelmeden, bu mücadeleye başlayalım. Kendimizi önemseyelim ki o korkunç saat mahkeme önünde yargısız durabilelim. Rabbimizin yüzüne, tövbeyle duayla oruçla ve gözyaşıyla çıkalım. O gelmeden biz Ona gidelim.
Çünkü herkesin korkuyla beklediği o kaçınılmaz ölüm saati birden karşımıza çıkacaktır. Bunu düşünenler azaldı. Ruhun bedenden ayrıldığı o an korkunçtur. O gün sözler dudaklarda durur ve dil konuşamaz bir hal alır. O gün dostlarımızı, kardeşlerimizi tanıyamayız, tanısak da onlarla konuşamayız. Etrafımızda şikayet eden çocukları görürüz ama onlardan yaslı bir yürekle ayrılırız. Çünkü o saatte ne dostlar ne de yakınlarımız bizim için önem arz etmez. Çünkü günahlarım
éz bize sıkıntı vermektedir. Rabbin huzuruna nasıl çıkıp aklanacağız, affını nasıl kazanacağız ve sonumuz ne olacak kaygısı bizleri endişelendirmektedir.

 

 

 8-2-2010 tarihinde yazéldé.

 30-3-2013 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN