Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri DÜNYADAKI VE TÜRKIYEDEKI HIRISTIYAN MABETLERI

 

AHTAMAR KUTSAL HAÇ (SURP HATSCH) KİLİSESİ
 

 

 
Van Gölü içinde yer alan, Ahtamar adasındaki Kutsal Haç Kilisesi, göz alıcı mimarisi ve süslemeleri ile doğu Hıristiyan sanatının eşsiz örnekleri arasında yer almaktadır. X.yy’da bu adada kurulan bağımsız ermeni Vaspurakan prensliği, I.Gagik önderliğinde önemli imar faaliyetlerine girişmiş ve günümüze dek ayakta kalabilen abideler meydana getirmiştir.

Vaspurakan kelimesi, Sasani dilinde en soylu sınıf anlamına gelmektedir. Prens I.Gagik’in çağdaşı olan tarihçi Thomas Artsruni yazmış olduğu bir kitapta döneme ve imar faaliyetlerine ilişkin bilgiler vermektedir. Artsruni ilk olarak krallık sarayı adı verilen yapıdan söz etmektedir. Yapının mimarisi ve süslemelerinin büyülü atmosferinin yanı sıra hanedanın gösterişli yaşamına da değinmektedir. Krallık sarayından günümüze maalesef hiçbir kalıntı ulaşmamıştır.

Kutsal haç kilisesi 915–921 yılları arasında keşiş mimar Manuel tarafından tasarlanmış ve yapılmıştır. Yapıda Diyarbakır’ın kuzeyinden getirilen pas rengi kum taşı kullanılmış, dış duvarlar kızıl kahverengi kolay işlenebilen ve işçiliği temiz taşlarla örülmüştür. Kilise, erken dönem ermeni kiliselerinin pek çoğu gibi merkezi haç planlıdır. Ortada, kare biçimli ve üzeri konik kubbe ile örtülü bir alan, dört yöne uzanan ve içte yarım daire biçiminde nişlerle son bulan kollar ile genişletilmiştir. Mekânların üstü beşik çatı ile örtülmüştür. Güney, batı ve kuzey yönlerindeki nişlerde yüksekliği 2m’yi bulan kapılar bulunmaktadır. Bu kapılar iç mekanın dışarıya açılmasını sağlamaktadır. Ortadaki kare alanın dört köşesinde yer alan küçük nişler dış tarafta çokgen planlı köşe kulelerini oluşturmaktadır. Bu kulenin üstü külah tabir edilen örtü sistemiyle kapatılmıştır. Orta kubbenin yüksekliği 20.40 m’dir. Yüksekliğin bu kadar fazla tutulması, ermeni kiliselerinde sıkça görülen bir özelliktir.

Ahtamar Kutsal Haç Kilisesi’nin prototiplerini Erivan ve Gürcistan’da görmek mümkündür. 557–574 yılları arasında inşa edilen Erivan Awan kilisesi bu tarzdaki ermeni kilise mimarisinin günümüze ulaşan en eski örneğini teşkil etmektedir.

Kilisenin dış süslemeleri oldukça ilgi çekicidir. Tarihçi Thomas, kilisenin anıtlaşmasında en büyük etkenin bu süslemeler olduğunu söylemektedir. Bu kabartmalar herhangi bir restorasyona maruz kalmadan günümüze dek ulaşmışken, içte yer alan freskler Anadolu da ki pek çok kilisenin hazin sonuna uğramıştır.
Süslemelere konu olarak Tevrat ve İncil’den alıntılanan sahneler  tarihsel sıraya uygun olarak yerleştirilmiştir. Dini konulu betimlemelerin yanısıra çeşitli vahşi hayvanlara, kuşlara ve bitkisel bezemelere de yer verilmiştir. Sanatçının katı ve sınırlı çalışma alanını, özgürce ama belli bir disiplin çerçevesinde kullandığı göze çarpmaktadır.

Yapının taban kaidesi tamamen süslemesiz ve iki basamaklıdır. Bu bölüm, duvarları çepeçevre kuşatan dairesel ve bitkisel betimlemelerle biçimlendirilmiş frizle son bulur.
Frizin üzerinde, konusunu kutsal kitaptan alan kabartma tekniğinde yapılmış figürler yer alır. Âdem ve Havva’nın yasak meyveden yemeleri, İbrahim’in oğlu İzak’ı kurban etmek istemesi, Davut ve Golyat’ın mücadelesi, Yunus Peygamberin balık tarafından kusulması, Mesih İsa’nın yaşamından kesitler, havariler, azizler ve tarihi kişilikler bu grupta yer almaktadır. Bu figürlerin üzerinde bağımsız olarak kompoze edilmiş hayvan figürleri ve aralarında yer yer Nesturi haçları izlenmektedir. Bu figürlerin üzerinde kilisenin çatı saçaklarının altını kuşatacak şekilde yapılmış bir friz daha bulunmaktadır. Bu friz bitki ve hayvan motifleriyle süslenmiştir.

Ahtamar Kutsal Haç Kilisesi’ni diğer mabetlerden ayıran özelliğin dış süslemelerinin yoğunluğu olduğundan söz etmiştik..Öyle ki Anadolu geleneksel Hıristiyan mimarisinde dış mekanın detaylı betimlemelerle süslenmesi sık rastlanan bir durum değildir. Süslemeler iç mekanlarda yoğunlaşmaktadır. Bu kilisenin kabartmalarına ilişkin çok önemli bir diğer hususta yontuların parlak taşlar ve altınla kaplanmış olmasıdır. Günümüze sadece bazı figürlerde izler biçiminde görülen bu kaplamalar, kiliseyi Van Gölü’nün ortasında bir parıltı kütlesine dönüştürmüştür.

 

   

 

      

 

14-2-2014 tarihinde yazéldé.

14-2-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN