Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri
ORTODOKS EĞITIM VE TERAPÖTIK

 

BÜYÜ HAKKINDA

 

 

Büyü var mıdır? Elbette ki vardır. Büyü ve sihirden çok kişi acı çekiyor.

Siyah büyü ile ak büyü vardır. Siyah büyü insan kanı kullanıyor ve bilhassa da çocuk kanı. Gazetelerde çocuk ticareti hakkında okumuşsunuzdur. Bunlardan birçok çocuk, bildirilmeden, Hint domuzu gibi onları tutup boğazlıyorlar ve o çocukların kanı ile şeytanî “ayinler” yapıyorlar. Birkaç yıl önce, Montezi olayı ve sonraları da Saron Teyt olayı insanlığı sarstı. Saron Teyt’i Polanski villasında, siyah büyü ayininde boğazlamışlardı.

Ak büyüde, sabık büyük büyücü Aziz Kiprianos’un dediği gibi, büyü, “boya, ölü veya canlı insan tırnakları, hayvan, kuş ve sürüngen tırnakları, ölü toprağı, kazık, çivi ve iğne vs. ile oluyor”.

Büyüleri kimler yapıyorlar? Ruhlarını şeytana teslim etmiş olan bazı yaşlı günahkâr kocakarılar ve  başkaları da yapıyorlar. Bunlar, şeytanın yardımıyla bunları yapıyorlar. Bunlar altın işler yaparlar. Bunlar, günde onlarca euro kazanıyorlar. Bunu duyuyor musun? Günde! Bu işi yapanlar gayet çokturlar. Bunlar, gazetelerin yazdığına göre, Atina ve Pirea’da (Pire), on iki bin kişiyi bulmaktadırlar. İkinci dünya savaşından sonra, takriben %2000 olarak çoğaldılar.

Ve bu paraları kimlerden alıyorlar? Bazı kara ruhlu ve kıskanç insanlardan. Bunlar, intikam veya hasetlikten, başkalarına kötülük yapabilmek için büyücülere gidiyorlar. Ve de ne yapıyorlar? Onların evliliğini bağlıyorlar, çöpçatanlığı bozuyorlar, hastalık getiriyorlar ve doktorlar da bu durumlarda hiçbir şey bulamıyorlar. Aileye ve başkalarına da mızmızlık getiriyorlar. Hiçbir sebep olmaksızın, erkek, karısını, hanım da kocasını görememe işini yapıyorlar. Şeytanî aşk geliştiriyorlar. İşyerleri ve işletmelere ve daha bir sürü yerlere zarar veriyorlar.

Bunlar altın işler yapıyorlar. Çünkü, güya büyü çözdürmek için bu gibi insanlara koşan ve sığınan daha başka avanaklar da var. O zavallılar nereden bilsinler ki, onlar orada daha kötü bir şekilde Şeytana bağlanıyorlar.

Şeytan hiçbir zaman iyilik yapmaz. Hiçbir zaman merhametli ve aziz olmaz. O mücrimdir ve her zaman kötülük yapar.

Diyeceksin ki büyü tutuyor mu? Elbette ki tutuyor. Şu insanları tutuyor: Allah ile beraber gitmeyenleri, ibadet yapmamış olanları, komünyon almamış olanları, tövbe etmemiş olanları, kutsal değerlere küfür edenleri, adil olmayan ve haksız olanları, ahlâksız ve sefih günahkârları ve dinen ilgisiz olanları tutuyor.

Bunları ve böyle olanları fazlasıyla büyü tutar. Fakat, Allah’ın insanı olanı hiçbir zaman tutmaz.

Bütün büyücü kadın ve erkekler toplanıp bana büyü yapsınlar diyordu bir vaiz. Beni tutmaz. Çünkü ben, Allah’ın yolunda gitmeye uğraşıyor ve gidiyorum.

Bu, Aziz Efthimios’un, aşağıdaki şu mucizesinde net görünüyor. Romanos adında biri, laik, dinden uzak ve ilgisiz bir hayat yaşıyordu. Ancak,  komşularından biri, Romanos’un mülküne göz koydu. Onun mülkünü ele geçirmek için her çeşit aracı kullandı. Sonunda, sihirle onu yok etmek için bir büyücüye bolca para verdi.

Romanos’un bunlardan hiçbir haberi yoktu. Ancak onu büyü tutmuştu. Bir gün kırlarda olduğu bir zamanda, bir çeşit uyuşukluğa maruz kaldı. Onu hemen evine getirdiler.

Bu kötü şey devam ediyordu. Karnında su biriktirdi. Doktorlar kendisine yardım edemiyorlardı ve onun akrabaları da ölümünü beklemeye başladılar. Herkesin odadan dışarı çıkması için bir işaret yaptı. Sonra da Aziz Eftimios’un kendisine yardımda bulunmasını istedi.

Kısa bir zaman sonra vecde geldi ve ak saçlı bir rahibin gelip ona şöyle dediğini gördü: “Benim sana ne yapmamı istiyorsun? Ben, senin çağırdığın  Efthimios’um”. Romanos da kendisine, “işte şuram ağrıyor” dedi ve ona karnını gösterdi.

O vakit Aziz, karışını açtı ve bununla da, bıçak gibi, şişmiş olan karnını yardı. Bu açılan yerden dışarı su aktı. Aziz, parmaklarıyla yarayı kapattı ve hasta tamamen iyileşti.

Daha sonra, komşusu tarafından kıskanıldığını, büyücünün nasıl ödendiğini ve onun helâki için de şeytanı çağırmış olduğunu, Aziz kendisine söyledi. Aziz, bir de şunları ekledi: “Tüm bunlara rağmen, şeytanın desiseleri, eğer sen kendin ona sebep vermeseydin sana zarar vermeyeceklerdi. Çünkü sen, şu kadar zamandır kiliseye gidip komünyon almıyorsun. Sen, ruhun için ihmal ve ilgisizlikle yaşıyordun. Şimdi sana Allah acıdı ama sen de dikkat et. Ruhunun kurtuluşunu hiç ihmal etmeyesin sakın. Romanos, derhal son derece sağlıklı bir durumda ayağa kalktı. O zamandan sonra, o mucizenin meydana geldiği günü muntazaman kutlamaya başladı.

 

BÜYÜ NASIL ÇÖZÜLÜR

 

Büyü nasıl çözülür? Sadece kilise ile. Allah’ın gücüne sahip olan kilisedir. Diyeceksin ki, büyücüler de kilise ile gidiyorlar. Evleri ikonalarla doludur. Hayır! Bunlar şeytanla gidiyorlar. İkonaları, insanları çekmek için kullanıyorlar. Başka türlü bunlara kim güvenir ki?

İkonaları bir de onlara saygısızlık göstermek ve onları kirletmek için evlerinde bulunduruyorlar. Büyünün tutması için, Allah ile bir ilişkilerinin artık kalmadığını ispat etmeleri ve tamamen şeytana tabi olduklarını göstermeleri gerekiyor. Bunun ispatı da, şeytanın onlara gücünü vermesi için, ikonanın üzerinde bunlar çırılçıplak bir durumda oturuyorlar.

Büyü yapanlar için de bu büyük günahtır.

Madem ki bunlar, kendilerini tamamıyla şeytana verdiler, öyle ise Allah’a karşıdırlar ve bunlar ebedî olarak Cehennem’de kalırlar. Bunların pişman olup geri dönmeleri, Aziz Kiprianos’un pişman olup büyü kitaplarını alenen yakması gibi onların da aynı şekilde davranmaları çok zordur.

Büyücülere gidip, başkalarına büyü yaptıranlar için de büyük günah vardır. Bunlar kara ruha sahip olup Allah ile ilişkileri olamaz. Şeytan onların kalplerine yerleşmiş ve orada oturuyor.

Büyü çözdürmeye gidenlerin de büyük günahları vardır.

Bunlar vaftizlerini iptal ediyorlar. İnsan, vaftiz olup Allah’ın ailesine girdiği vakit, şeytanı inkâr edip İsa Mesih ile birlikte oluyor. Onun için de üç defa kendisine sorulur: “Şeytanı inkâr ediyor musun?” ve o da cevap veriyor: “Şeytanı inkâr ediyorum”. Yine üç defa: “İsa Mesih ile birlik içinde oluyor musun?” ve o da cevap veriyor: “İsa Mesih ile birlik içinde oluyorum”.

Fakat, şimdi bunlara gitmesiyle İsa Mesih’i inkâr ediyor ve şeytanla beraber oluyor. Onun için de daha sonraları o kişi kiliseye gidecek olursa, Allah onun büyüsünü kolay kolay çözmüyor.

Şunu müşahede etmişimdir ki, medyum ve büyücülere gitmemiş olan insanlar için, iki veya en fazla üç kere “okumak”la büyüleri çözülüyor ve bunlar da büyüden kurtuluyorlar. Oysa, büyü çözmek için büyücülere gitmiş olanlar, bunlardan kurtulabilmeleri için, çok büyük pişmanlık ve ısrara gerek vardır. Sonra, büyücülerden hiç kimse hiçbir şey kazanmıyor. Geçici olarak bir hafifleme görülmüş olsa da, daha sonraları kötülük daha da kötüye doğru gider.

Ne de birileri, “ben şimdi medyum ve büyücülere giderim ve sonra da pişman olur, tövbe ederim ve Allah da beni affeder” deyebilir. Ey kurnaz ve sapık kişi! Allah’ı aldatmağa mı gidiyorsun? Sen Allah’tan daha mı açıkgözsün? Tövbe Allah’tan bir armağandır ve o vakit Allah onu sana  vermez.

 

 

 

3-4-2014 tarihinde yazéldé.

3-4-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN