Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri DÜNYADAKI VE TÜRKIYEDEKI HIRISTIYAN MABETLERI

 

AZİZ PHILIPPUS MARTYRIONU

 

  
 

Hierapolis eşsiz termal suları ile bir şifa kaynağı görülmesinin yanı sıra, hem Pagan dönemlerinde hem de Hristiyanlık döneminde kutsal kent sayılmıştır. Bunun nedeni de İ.S. 80 yıllarında Hierapolis'e Hristiyanlığı yaymaya gelen ve Mesih İsa'nın 12 havarisinden biri olan Aziz Philippus'un burada çarmıha gerilerek öldürülmesidir.

 İ.S. 4. yüzyılda Hristiyanlık resmi din olduktan sonra Aziz Plilippus adına öldürüldüğü yerde bir şehitlik yapılmıştır. Dini ve ruhi tedavi merkezi olarak yapılan yapı sekizgen planlıdır. Ortasındaki mermer kaplı alanda da Aziz Philippus'un mezarı vardır.

Bizans dönemindeki surun dışında kalan bu merkeze geniş ve uzun merdivenlerle çıkılır. Yapıya yaklaşan son bölümdeki merdivenlerin sağında Ayazma çeşme yapısı vardır.

Yaklaşık 20 metre çapındaki sekizgen bölümün üstü kurşun kaplanmış bir kubbe ile örtülmüştür. Yapıda dua edilmesi için küçük şapeller mevcuttur.

Sekizgen bölümün tabanı mermer, koridor ve bağlı bölümlerin tabanı bitkisel motifli mozaik ile odaların tabanı traverten, halkın kaldığı dış odaların tabanı ise sıkıştırılmış topraktır.

Günümüzde de  Aziz Philippus bayramını kutlayıp ayin düzenlemektedir.

 

AZİZ PHILIPPUS KÖPRÜSÜ

Aziz Phılıppus kapısından hemen sonra büyük boyutlara sahip köprü yer alır. Büyük boyutlu dikdörtgen traverten bloklardan meydana gelen bu büyük yapının ( genişliği 12 m. bulmakta) yalnızca güney sırt kısmı korunagelen yapı taş ile döşenmiş şehir merkezinden gelen yolun devamında bulunmaktadır. Köprüyü geçtikten sonra hakim tepe üzerinde yer alan Aziz Phılıppus Martyrıonuna ulaşılmaktadır. Köprünün kuzey sırtı kenarında sekizgen planlı bir başka yapı yer almaktadır (belki vaftizhane) bu yapının hemen yanından yukarı doğru çıkan basamaklar yer almaktadır. Basamaklar yüksek tepe üzerinde yer alan Aziz Phılıppus un defnedildiği alan ile son bulmaktadır. Bu alan Bizans öncesi dönemde Küçük Asya’nın en önemli Haç ziyaret alanlarındandır.

İtalyan Arkeoloji Heyetinin amaçlarından birisi köprünün yeniden ayağa kaldırma çalışması oluşturmakta bu sayede kentten başlayıp  Martyrıona ulaşan ayin yolunada işlevsellik kazandırılmaktadır.   

 DİREKLİ KİLİSE

M.S. 7.yy’a tarihlenen şehir merkezindeki direkli kilise üç nefli olup, nefler arasındaki geçitleri büyük ve küçük direkler ayırmaktadır. Ortadaki büyük nefin sonunda bir apsis yer alır. Olasılıkla yapı tonoz örütülüdür. Diakonon ve protasis (vaftiz ve ayin bölümü), kilisenin merkez sahanlığının sonundaki tek apsisin iki tarafında yer almaktadır. Üç nefli diğer bir kilise de yine şehrin merkezinde yer almaktadır. Hierapolis’in kuzey tarafında daha küçük tek apsisli kiliseler yer alır. Bunlar daha çok geç dönem yapılarıdır. Bu da geç dönemlerde dahi, kentin kimliğini devam ettirdiğinin göstergesidir. M.S. 5-7. yy’larda Hierapolis’te birçok önemli kilise yapılarının yapılması, kentin hem dinsel yönden önemli, hem de Bizans döneminde büyük bir merkez olduğunu göstermektedir. M.S. 5-6. yy’larda tarihlenen Akköy aile mezarının altın buluntuları da bu önemi ve zenginliği desteklemektedir. Hierapolis’in ilk dinsel temsilcisi Elçi Phillippus’tur.

 

HAMAM BAZALİKA

Frontinus kapısı yanındayer alan ve M.S.3.yy yapılan hamam, 5.yy 'dan sonra güneye bakan calidarium duvarı yıkılarak bir apsis eklenmiş ve böylece hamam üç nefli bir bazalikaya dönüştürülmüştür. Önceki yapıya ait beşik tonoz da yerini 3 kubbeye bırakmıştır. 

 

KATEDRAL

Hierapolis kentinin en önemli Hristiyan kült yapılarındandır. Yapı, plateiaya narteks ve atrium ile açılmaktadır. Sağdaki kapıdan vaftiz mekanına girilir, dörtgen planlı, apsisli mekan, sütunlar ile 3 nefe ayrılmıştır, apsisli bölümde yuvarlak, mermer kaplama levhalı, iki yanında merdivenleri olan vaftiz teknesi yer alır. Saçaklık, kadınların oturduğu bölüme ait ikinci sütun dizisi tarafından taşınıyordu. Apsis içte yuvarlak dışta çok kenarlı bir plana sahiptir. Ana apsisin içinde, ayin sırasında papazların ve piskoposun oturduğu konsantrik merdiven, synthronon, yer alır. Yapı planı bize orta çağ onarımları ile İ.S. VI. yüzyılın I. yarısına tarihlememizi sağlar.  

 

AZİZ PHİLİPPUS’UN MEZARININ KEŞFİ

II.yy’ın sonunda, Efes Piskoposu olan Polycrates, Anadolu’da iki büyük yıldızın istirahat ettiğini yazmaktadır: Mesih İsa’nın 12 Havarisi’nden ikisi. Bu iki havarinin mezar Hierapolis’te Havari Philippus’un uyuya kaldığı Hierapolis ve Havari Johannes’in öldüğü Efes.

Cesarea”nin meşhur piskoposu olan Eusebius, VI- yy’da, Küçük Asya’daki Kiliselerin önemi ve eskiliğini göstermek açısından söz konusu haberi tekrar ele alır.İ.S. I. Yy’ın 60’lı yıllarında, Ananelere göre, Havari Philippus Hierapolis’e Mesih İsa’nın sözlerini yaymaya gelir fakat ölüme mahkum edilir ve vücudu buraya gömülür.

Günümüzde: Lecce Üniversitesi’nden Prof. Dr. Francesco D’Andria tarafından yönetilmekte olan Hierapolis Kazı Ekibi, Hierapolis’te; şehrin Roma Çağı’ndan önemli bir Haç Merkezi haline geldiği Bizans Çağı’na kadar olan süre içinde geçirdiği değişimleri anlamak için  elli yıldır çalışmalarını sürdürmektedir. Hacılar bu Frig kentine kentin doğusunda bulunan Aziz’in mezarını ve adına adanmış kutsal mekanı görmek için gelmekteydiler.

Son yıllarda uydu görüntülerinin çalışılmasıyla Bizans kapısı’ndan başlayıp bütün şehri kat eden ve Martyrion’a doğru giden yolun varlığını saptanmıştır. Hacılar, bir köprüyü geçip sekizgen bir hamam yapısının yer aldığı tepenin eteklerinde bekliyorlardı. Burada, Hacılar yıkanıp böylece temizlendikten sonra traverten levhalardan oluşan büyük bir merdiven sayesinde İbadethane’ye doğru çıkabilirlerdi. Bir mermer çeşmenin olduğu (ayazma) durup tekrar yıkanıyorlar ve büyük Martyrion Kilisesi’nin olduğu alana doğru tırmanmaya devam ediyorlardı.

Birkaç yıl öncesine kadar; tıpkı San Johannes’in mezarının büyük bir Basilika içinde olduğu Efes’te gibi; Aziz Philippus’un da mezarının Sekizgen Kilise’de olduğu düşünülmekteydi fakat kazılardan bu teoriyi doğrulayacak herhangi bir malzeme çıkmamıştır. Martyrion’un altında bir boşluk olup olmadığını tespit etmek amacıyla yapılan jeofizik analizleri de negatif sonuç vermiştir: Yer altında hiç bir boşluk tespit edilememiştir.

Doğu Tepesi’ndeki yapı kompleksinin kazısının tamamlanması için geçen yıldan itibaren Ayazma’nın doğusunda kalan alanın araştırılmasına başlanmıştır. Çalışmaların bu aşamasında, gün yüzüne çok sayıda duvar ve Hierapolis’teki nekropol alanlarında  görülenlere benzer şekilde olan alınlıklı bir Roma mezar yapısnın üst kısmı çıkartılmıştı.  Traverten bloklarla inşaa edilmiş bu mezarın tarihi İ.S. I. Yy’dır.

Temmuz ayının başlarında 2011 kazı mevsiminin başlamasıyla, Hierapolis Kazı Ekibi’nin çalışmaları bu bölgede yoğunlamış olup 1 aylık çalışmadan sonra aşağıdaki 3 nokta saptanmıştır:

Roma Mezarı’nın etrafında, V.yy’ın başında 3 nefli ve 3 absidli tabanı polikrom mermer parçalar ve geometrik dekorasyonlar taşıyan  opus sectile döşenmiş bir Bazilika inşaa edilmiştir. Bazilika’nın içinde rölyef dekorasyonlu mermer kaplamalar ki bunlar içinde en zarif olanlarından birinde haç şehitin sembolü olan palmiye ağaçları tarafından çevrelenmiştir.

Bir mermer levha üzerinde İmparator Teodosius’un yazıtı (monogramı) bulunmuştur. Bunun anlamı Kilisenin, Constantinopolis’de ki İmparatorluk Sarayı’nın müdahalesini göstermektedir.

Mezar Kilise’nin ortasındaydı ve büyük bir tapınımın merkeziydi. Hacıların büyük bir mermer merdiven aracılığıyla çıktıkları platformu tutan bir yapıya yerleştirilmişti.  Merdivenler, mezarın üst kısımlarına ulaşan binlerce hacının geçişiyle çok aşınmışlardır.  Bu tip çok nadir bulunmakta olup sadece Filippi’deki örnekle karşılaştırılabilir. Burada, Aziz Paul adıyla tanınan Hellenistik bir mezar etrafında merkez planlı bir kiliseyle bir martyrion inşaa edilmiştir.

Bütün bunları baz alarak, Hierapolis’in Doğu Tepesi’nde, bütün Akdeniz’den hacıları kendisine çeken büyük bir tapınımın konusu olan  Aziz Philippos’un mezarını tespit ettiğimizi teyit edebiliriz. Aziz’in kemikleri VI. Yy’da Constatinopolis’e (Istanbul) kısmen de Santi Sepolcri Kilisesi’nin inşaa edildiği Roma’ya götürülmüştür.

Herşeye rağmen Hierapolis’in Doğu Tepesi Kült alanının konusu olmayı sürdürmüştür. Olasılıkla,  Sekizgen Kilise Aziz Philippus’un şehit edildiği yer de ve ikinci kilise de gömüldüğü mezar etrafında inşaa edilmiştir. Kilise, olasılıkla VI. Yy’da yıkılmış ve Aziz’in mezarı Ortaçağ boyunca tahrip edilip çobanlar tarafından sığınak olarak kullanılmıştır. Halen sürdürülmekte olan Kilise kazısının gelişimi sayesinde yeni ve önemli sonuçlara ulaşılacağı açıktır.

 

 

 

14-11-2013 tarihinde yazéldé.

14-11-2013  tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN