Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri AZİZ PEDERLERİN SESİ

 

"Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak"
 

KİPRİANUS (200-258)

 



 


Af barışın, her barışın ister kişisel ister milletler arası, kaçınılmaz öncüsüdür. Benzerimizi yok ederek kendimizi yok ediyoruz. Oysa salt Tanrı merhametinde bizi af edici yapabilir.

Mesih günahlarımızın affını Tanrı’dan dilememizi istiyor, fakat tanrısal affı başkalarının bize olan borçlarının silinmesi ile şartlandırmıştır. Demek ki şunu unutmamalıyız: günahlarımız için istediğimiz şeyi elde edebilmemiz için bize karşı günah işleyene de aynı şeyi yapmalıyız. Bunun içindir ki, başka bir cümlede şöyle diyor: "Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak" (Mt. 7,2). Sahibi tarafından tüm borcu silinen hizmetkar ayrı iyiliği arkadaşı olan başka bir hizmetkara göstermek istemediği için hapishaneye atıldı. Hizmet arkadaşına karşı anlayışlı olmak istemediğinden sahibi tarafından kendisine armağan edilenleri yitirdi.

Bu görev Mesih tarafından ısrarla vurgulanmakta ve yetkinin tüm ağırlığı ile onaylanmaktadır. O şöyle der: "Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir şikayetiniz varsa, onu bağışlayın ki, göklerde olan Babamız da sizin suçlarınızı bağışlasın (Mar. 11. 25). Kıyamet gününde, başkalarına uyguladığın ölçüye uygun olarak yargılandığında, kendini hiç bir şekilde savunmayacaksın ve başkalarına yaptığın sana yapılacaktır. Tanrı evinde uyuşma içinde ve oybirliği ile barış aracıları olmamızı emretti. İkinci doğumla bizi nasıl yaptıysa aynı şekilde sebat etmemizi, yani yeniden doğmuş durumda olarak, istiyor. Tanrı’nın oğullarıysak Tanrı’nın barışında kalalım ve tek bir ruha sahip olanlar, tek bir can ve tek bir duyguya da sahip olsunlar. Uyuşmazlıkta olanın kurbanını Tanrı kabul etmez, aksine sunaktan geri dönüp ilkin kardeşimizle barışmamızı emreder. Salt bu şekilde dualarımız barıştan esinlenecek ve Tanrı onları kabul edecektir. Tanrı’ya sunulacak en büyük kurban barışımız ve kardeşçe uyuşmadır, Baba’nın ve Oğlun ve Kutsal Ruh’un birliği ile bir arada toplanan halktır.

Habil ve Kain’in ilk olarak sundukları kurbanlarda Tanrı armağanlara bakmıyordu, yüreklerine bakıyordu, öyle ki sunuşta hoşuna giden yüreğinde hoş tuttuğu kişi idi. Barış ve adalet insanı olan Habil saflığı içinde Tanrı’ya bir kurban sunuyor ve böylece başkalarının da sunağa bir adakta bulunduklarında Tanrı korkusu ile temiz yürekle, adalet yasası, barış ve uyumla yaklaşmalarının gerekli olduğunu öğretiyor. Tanrı’ya sunduğu kurbanda Habil böyledir, sonradan ise Tanrı kurbanı kendi oluyor. Böylece, ilk şehit olunca, kanını şan ile Rabbin azabını başlatabildi, çünkü Rabbin adaletine ve barışına sahip olmuştu. Salt bu şekilde hareket edenlere Rab taç giydirecektir. Kıyamet gününde salt bunlar Rabbin yüceliğini paylaşacaklar.

Bunun aksine, uyuşmazlık içinde yaşayan ayrılık içinde bulunup kardeşleri ile barışta olmayan, ermiş Havarinin ve Kutsal Kitabın kanıtladıkları gibi, Mesih adına öldürülürse bile, kardeşler arası uyuşmazlıklara neden olanlara uygulanan cezalardan kurtulamayacaktır, çünkü yazıldığı gibi, "Kendi kardeşinden nefret eden katildir" (I. Yu. 3, 15) ve katil göklerin saltanatına ulaşmaz, Tanrı ile birlikte yaşamaz. Mesih’i izlemektense Yahuda’ yı izlemeyi yeğleyen Mesih’le birlikte olamaz.

      

               

 

8-2-2011 tarihinde yazéldé.

8-2-2011 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN