Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri AZİZ PEDERLERİN SESİ

 

Kimden korkayım? 
Mesih benimle ise kimden korkayım?

Altınağızlı Yuhanna

Erken Dönem Kilise Babası ve Tanrıbilim Doktoru

Altınağızlı Eren Yuhanna, M.S. yaklaşık 400 senesinde  sözde Hristiyan İmparatoriçe ve Konstantinopolis’in Saray yönetimi tarafından kendisine yöneltilen kıskançlık ve nefrete rağmen İncil’i korkusuzca ilan etti. İmana sadakati ona pahalıya mal oldu: öylesine çetin bir sürgüne mahkum edildi ki bu sürgün zamanla onu hayatından etti.

Sular yükseldi ve başımızda şiddetli fırtınalar kopuyor; ancak bir kayanın üzerinde sağlam durduğumuz için boğulmaktan korkmuyoruz. Varsın deniz hiddetlensin, kayayı parçalayamaz. Varsın dalgalar yükselsin, onlar İsus’un teknesini batıramaz. Neden korkacağız? Ölümden mi? Benim için yaşamın anlamı Mesih’tir ve ölüm bir kazançtır. Ya Sürgün? Dünya ve onu dolduranlar Rabbe aittir. Mal varlığına el konulması? Bu dünyaya hiçbir şey getirmedik ve ondan elbette hiçbir şey götüremeyeceğiz. Dünyanın tehditlerini sadece küçümsüyorum. Onun verdiklerini gülünç buluyorum. Yoksulluk korkum ve zengin olma arzum yok. Ölümden korkmuyorum ve size yararlı olmaktan başka bir amaçla yaşam özlemi de duymuyorum. Bu sebeple şu andaki duruma odaklanıyorum ve kardeşlerim, sizlerden güveninizi kaybetmemenizi istiyorum.

Rabbin “Nerede iki veya üç kişi benim adımla toplanmışsa, ben orada onların arasındayım” dediğini duymuyor musunuz? Onun sevgisinde birleşen bu kadar çok insan bir araya geldiğinde onların arasında olmayacak mı? O bana söz verdi ve elbette kendi gücüme bel bağlamayacağım. Yazdığı şeye sahibim: bu benim asam, güvenliğim ve huzur dolu limanımdır. Varsın dünya yerinden oynasın. Onun vaadine tutunuyorum ve O’nun mesajını okuyorum. O benim koruyucu duvarım ve garnizonumdur. Hangi mesaj? “Dünyanın sonuna kadar her an sizinle olduğumu bilin!”

Mesih benimle beraberse, kimden korkayım? Dalgalar, deniz ve prenslerin öfkesi bana karşı kabarmış olsa bile bu benim için örümcek ağından daha zayıftır. Gerçekten, siz kardeşlerim beni alıkoymasaydınız, tam bugün göçüp gitmiş olurdum. Çünkü her zaman “Rab, senin isteğin olsun” diyorum; şu veya bu kişinin bana yaptıracağı şey değil, ama Senin yapmamı istediğin şey. Bu benim güçlü kalem, yerinden oynamaz kayam ve asla geçit vermeyen asamdır. Tanrı bir şey isterse, o yapılsın! Benim burada kalmamı istiyorsa bunun için minnet duyarım; ancak nerede olmamı isterse istesin daha az minnet duymam.

Yine de ben neredeysem siz de oradasınız ve sizin bulunduğunuz yerde ben varım. Çünkü biz tek bir bedeniz ve ne beden baştan ne de baş bedenden ayrılabilir. Uzaklıklar bizi ayırsa da sevgi bizi birleştiriyor ve ölüm bizi bölemez. Çünkü bedenim ölse de ruhum yaşayacak ve halkımı düşünmeye devam edecek.

Sizler benim soydaşlarım, babalarım, kardeşlerim, oğullarım, kol ve bacaklarım ve bedenimsiniz. Sizler gözle görünen ışıktan daha tatlı olan ışığımsınız. Çünkü güneş ışınları bana sizin sevginize kıyaslanabilecek hangi armağanı verebilir? Güneş ışığı dünyasal yaşamımda yararlıdır; ancak sizin sevginiz bana gelecek yaşamda bir taç hazırlıyor.



              
                     

15-11-2011 tarihinde yazéldé.

15-11-2011 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN