Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

ÁÆİÆLERİN HAYAT HİKAYELERİ

 

AZİZ PARTHENİOS

 

ÖN SÖZ

Aziz Parthenios, Büyük Konstantinus zamanında yaşamış olup, Küçük Asya Milet (Melitupolis)’in seçkin bir evlâdı olarak ünlü Lapseki (Lampsakos) Piskoposu seçildi. Kötü ruhların can düşmanı ve Ortodoksluğun büyük destekçisiydi.

Fani ve dünya nimetlerinden uzak bir hayat sürerek, Çanakkale Boğazı Bölgesi’ni putperestlik kalıntılarından temizledi, kilisenin parlak bir yağ lambası gibi mütevazı ve zayıfların gerçek yol göstericisi ve çobanı oldu.

Başka bir Ålias Peygamber gibi, İpatianos’un verimsiz tarlasına yağmur yağdırdı, Trakya Herakliya şehri (muhtemelen Marmara Denizi-Şarköy civarı) Piskoposunun hasisliğine karşı savaş açtı ve diğer bir İsa gibi umutsuz balıkçıların ağlarını bol balıkla doldurdu.  

Parthenios yaşadığı müddetçe ve sonrasında, cinler tarafından çarpılmışların, felçlilerin ve cüzamlıların parasız doktoru oldu. Bunların hepsini sadece ibadetinin kuvvetiyle tedavi ediyordu. Ancak özellikle amansız bir hastalık olan kanser hastalığının en iyi doktoru oldu. Hiçbir ilâç ve ameliyat yapmadan inananları bu hastalıktan kurtarıyor ve kendilerine devamlı bir tedavi veriyordu.

 Kilisemiz, insanlara sunduğu ve sunmağa devam ettiği zengin teberruları için, insan sever, keramet sahibi ve kötü ruhların-cinlerin düşmanı olan Lapseki Piskoposu Parthenios’un anısının 7 Şubat’ta kutlanması kararı almıştır.

 

AZİZİN HAYATI

1. Genel olarak hayatı hakkında

Aziz Parthenios 318 yılında, Büyük Konstantinus zamanında, Küçük Asya’nın Milet şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası diyakoz olup adı da Hristodulos idi. Parthenios pek iyi bir eğitim alma şansına sahip olmamıştı. Onun için de Kutsal İncil’i dikkatle dinliyor ve ilâhî lütfa kavuşarak fakirlere yönelik iyilik dolu iyi işler yapıyordu.

Hayırseverliğini gerçekleştirmek için, şehrinin gölünü sıkça ziyaret ederek orada balık tutar ve tuttuğu balıkları kendisi yemez, onları pazarda satar ve o parlarla fakirlere yardım ediyordu. Böylece de herkes tarafından tanındı. Sadece büyük merhametinden dolayı değil de, yaptığı mucizelerle ve de cinler tarafından çarpılmış olan birçok insanlara sık sık yardım etmesiyle de  tanındı.

 

2. Parthenios papaz olarak

Milet Piskoposu Filitos, Parthenios’un zengin çalışmalarını öğrendiğinde, o mütevazı genci yanına çağırdı ve onun papaz olmasını istedi. Ancak o, papaz olmanın ağırlığını bildiği için papaz olmayı pek istemiyordu. Piskopos çok ısrar ettiğinden ötürü, Parthenios geri yapmak zorunda kaldı.

Artık evli papaz rütbesini alınca, hemen hemen her gün birçok mucizeler yapıyordu. Çünkü Tanré ona hasta olanları tedavi etme lütfu bahşetmişti.

 

3. İlk mucizeleri

Tanré tarafından kendisine, yapması için verilen mucizelerden bazıları da şunlardır:

a) Parthenios’un geçtiği bir yolda, kendileri bir boğanın boynuzları tarafından yaralanmış olan birileri ile karşılaştı. Bu olayın sonucu olarak da, o zavallının gözü çıkmıştı. Çıkan gözünü elleriyle tutuyor ve tesellisiz bir biçimde herkesten ağlayarak yardım diliyordu.  

Güzel Parthenios sevgi ile o zavallı insana yaklaştı. Onun acınacak halini görünce, merhametle gözünü sağ eline alarak onu ustalıkla yerine yerleştirdi. Sonra içten gelen bir duyguyla Tanré’ya yalvardı. Devamında da, kendisine verdiği ayazmada gözünü yıkamasını istedi. Bundan sonra, o hasta kişi, üç günde tamamen iyileşti.

b) Az zaman sonra, Aziz başka bir mucize de yaptı. Hasta bir kadının mahrem yerlerinin içerisinde, iyileşmeyen ve vücudunu yiyen bir kötü çıban meydana gelmişti. Hasta kadın, bu hastalıktan dolayı çok çile çektiği halde, bir doktora gitmeğe de çok utanıyordu.

Bulunduğu bu zor durumda olduğu bir zamanda, iyi kalpli Parthenios’u ziyaret etmeyi düşündü. Göz yaşları dökerek Parthenios’un yanına gitti ve derhal onu tedavi etmesini istedi. O vakit, Parthenios o kadının alnında, sağ eliyle haç işaretini çizdi ve o tümör hemen dağıldı. O bayan da hemen tamamen iyileşti.

c) Günün birinde, Parthenios bir hasta kadını ziyaret etti. İşte o vakit, bağlı olan vahşi bir köpek, kayışını koparıp onu paralamaya hazır bir durumda omuzuna oturdu. Ancak, Aziz Parthenios korkmadı. Canavar köpeğin ağzına üfürdü, sonra da istavroz çékararak o köpeğin ağzını mühürledi ve o anda köpek ölmüş bir vazıyette yere düştü.

4. Piskopos Parthenios

Parthenios, bu ve bunlardan başka da yaptığı mucizelerden sonra, onun şanı her tarafa yayıldı. Kizikos (muhtemelen bugünkü Bandırma-Erdek- Çeltikçi civarında) Metropoliti Asholios, onu Lapseki Piskoposu yapmayı uygun gördü. Çünkü o, bu şehri putperestlikten kurtarmak istiyordu.

Parthenios, bu yeni makamında gösterdiği üstün başarılı hizmetlerle, şehrin insanlarına yaptığı nasihat, tuttuğu oruç ve yaptığı mucizelerle onları, yalanı bırakmaya ve hakikati sevmeye ikna etti.

Ancak Aziz Parthenios bütün bu faaliyetlerinden memnun değildi. Onun gayesi, var olan putperest tapınaklarının hepsini yerle bir edip, onların yerine kısa zamanda İsa Mesih adına görkemli kiliseler yaptırmaktı. Fakat, böyle ciddi bir girişimden önce, şahsen Büyük Konstantinus’den onay almayı uygun görüp ondan onay istedi. Bizans İmparatoru, istediği izni vermekle kalmayıp, her istediğini yapabilmesi için ona bol bol altın verdi. O vakit Kizikos’ta bulunan bütün mabetleri yıkıp, Yüce RAB’bin adına görkemli bir ibadethane yaptırdı.

5. Diğer mucizeleri

a) Kararsız kötü ruh

Zamanın birinde, Aziz Parthenios’un önünden kendisini cinlerin çarptığı bir adam geçer. Bu olayı kendisi bile bilmeyip, Parthenios Tanré tarafından bilgilerle donanmış olduğundan sadece bunu o anladı. O adam, Parthenios’u selâmladığında, cevap almadı, sanki dilsizdi. İşte o vakit, cin-kötü ruh, mütevazı Aziz Parthenios’a şöyle cevap verdi: «Biz seni yakından görmek istedik ve onun için de yanına gelip şu kısa mesafeden seni selâmladık. Ama sen bize konuşmaya hiç tenezzül etmedin».

Aziz, cevap verdi: «Şimdi beni gördün mü?». Kötü ruh-cin de ona cevap verdi: «Seni gördüm ve anladım». O zaman Aziz ona cevap verir: «Madem ki benim kim olduğumu bildin, öyle ise bu Tanré’nın yaratığından çıkmanı emrediyorum». Kötü ruh-cin cevap verdi: «Uzun zamandır, çocukluğumdan beri bu insanın içinde kalıyorum. Beni hiç kimse tanımadı, sadece beni sen tanıdın. Eğer sen beni buradan çıkaracak olursan, nereye gideceğimi bilmiyorum».

Aziz cevap verdi: «Eğer sen dilersen, içinde kalman için sana insan verebilirim».

Kötü ruh-cin hemen dışarı çıktı ve verdiği sözü yerine getirmesini istedi. O vakit Aziz ağzını açtı ve ona dedi: «Bak işte sana bir insan, haydi ileri gel ve benim içime girip yerleş».

Kötü ruh-cin, ateşte yanar gibi bir durumda olduğu halde, şöyle bağırarak oradan uzaklaştı: «Vay benim zavallı halime, sadece senin bakışın beni adamakıllı yakıyor, ben senin içine nasıl girebilirim?». Böylece kötü ruh-cin oradan uzaklaşıp kayboldu ve adam da Tanré’ya şükrederek tamamen sağlığına kavuştu.

b)     Araba sürücüsünün ölümü

Aziz Parthenios’un güzel ve hayırlı işlerine, cinler karışmaktan geri durmadılar. Onun için de günün birinde aşağıdaki olay meydana geldi:

Parthenios, Yüce RAB adına yapılan ibadethaneyi yapım işlerini bitirdiğinde, sunak  için uygun gördüğü bir yassı taş buldu. Evtihianos adında bir araba sürücüsüne, o yassı taşı yapılan ibadethaneye götürmesini kendisine emretti. Ancak, kurnaz kötü ruh, Parthenios’un bu hayırlı işini kıskandı ve onun plânlarına karşı engel yaratmak istedi. Böylece de, yassı taşın nakli esnasında, öküzleri kızdırdı ve onlar da azmış bir durumda olarak, fakir arabacıyı tekerleklerin arasına attılar. Bunun sonucu olarak da karnı yarıldı, bağırsakları dışarı çıktı ve az sonra öldü.

Parthenios bu acıklı olayı öğrendiğinde şöyle dedi: «Bu kurnazlığının faydasını görmeyesin kötü ruh, seni kurnaz seni, beni bu hayırlı işten vazgeçtiremezsin».

Bunların tümünü söyledikten sonra, ölmüş olan kişinin yanına gitti. Onun yanında diz çöktü ve dua etti: «Ey İsa Mesih, sen ki hayata ve ölüme hükmediyorsun, kötü ruhun kurnazlığını iptal et ve ölmüş olan bu insanı yeniden dirilt, çünkü sen herkesin yeniden dirilişi ve hayatısın, istediklerini yapabilensin, sen ki bizim, her şeye gücü yeten kralımızsın». Bunların tümünü söyledikten sonra, Evtihianos hemen dirildi ve Aziz Parthenios’a teşekkür ettikten sonra, kötü ruha inat olsun diye, o yassı taşı yapılan ibadethaneye nakletti.

c) Doktorlardan daha üstün

Aziz Parthenios’un bazı mucizeleri öğrenilince, insanların tümü yanlarına hastalarını alarak ona koşuyorlardı, çünkü doktorlar onları iyileştirmekten acizdiler. O vakit bütün hastalar, herhangi bir özel tedavi yöntemi veya ilâç kullanmadan iyileşiyorlardı. Lapseki insanları da sevinçliydiler. Çünkü biliyorlardı ki, kendilerine verilen tüm bu yardım ancak Tanré tarafından olabiliyordu.

Bu durumdan üzülenler sadece doktorlardı. Çünkü artık onlar yaptıkları işten bir şey kazanamıyorlardı. Hastaların tümü ve bilhassa da kendilerine kötü ruh ve cin çarpmış olanların hepsi Aziz Parthenios’a gidiyor ve onları tamamen bedava tedavi ediyordu.

O vakit çok kişi şifaya kavuştu. Nitekim İzmir’den Dionisos’un kızı Dafni ve diğer bir bakire de, Zoila, Persida’nın kızı. Daha başka birçok kişi de tedavi oldu, Aleksandriya, Akakiya, Rufina, Theofili ve Kiryaki gibi. Daha da, kendisine cin-kötü ruh çarpmış olan yaşlı nine Kalyopi de tedavi oldu. Parthenios’un, hastaları tedavi edebilme yeteneğini bilenler, hastayı hayvanın üzerine bindirerek Aziz Parthenios’un huzuruna çıkardılar. O zaman Parthenios sadece bir sözle hastaya sağlığını verdi. Alamas adında biri, -ki kendisine cin çarpmıştı-, onu içindeki kötü ruh kendisini kilisenin üstüne çıkarıp aşağı itti ve o da öldü. Aziz Parthenios, mucizevî bir müdahale ile onu yeniden diriltmekle kalmayıp içindeki kötü ruhu da çıkardı.

ç) Maksimianos’un dizanterisi

Trakya-Vizii’den bir genç, ciddi bir şekilde dizanteri hastalığından hasta olup, onun mutsuz ebeveyni, hasta olan oğlu Maksimianos’un iyileşmesi için, sığınılacak tek yer olarak Tanré’yı buldular. Böylece, hasta yatağından oğlunu alıp onu Lapseki’ye getirdiler ve Parthenios’un kilisesinin kapısının önüne koydular. Ancak genç, az bir zaman sonra vefat etti.

Parthenios ailesinin acı ağlayışlarını duyduktan ve ölmüş olan genci gördükten sonra çok üzüldü ve Tanré’ya da cidden yalvarmasıyla o genci yeniden hayata döndürdü.

d) Dört hastanın tedavisi

Parthenios’un harika mucizeleri, Evharistiya adında hasta bir kadında da sürdüler. O kadın, karın bölgesindeki iç organlarından çok şikâyetçi idi. Çünkü ona bu hastalığı kötü büyücüler yapmışlardı. Böylece de onun kocası olan Magistriyanos, hanımını Aziz Parthenios’un yanına götürünce, Parthenios o kadını sıcak bir dua ile tedavi etti.

Thalasios adında başka bir genç de, ki o da kötü ruhlar tarafından çarpılıyordu, onu da ebeveyni Aziz Parthenios’a götürdüler. Parthenios o hasta ve zavallı genci yedi günde tedavi etti ve Tanré’ya şükrederek aklı başına geldi.

Aziz Parthenios’un önüne daha iki genç çıktı. Trakya-Herakliya’dan Kallistos ki o felçliydi. Bir de, Midilli adasından cüzamlı biri. Bu iki hasta, Parthenios’tan yardım dilediler ve hemen sağlıklarına kavuştular.

e) Umutsuzluğa düşmüş olan balıkçılar

Bir zamanlar, Parthenios’un önüne bazı balıkçılar çıkıp, birtakım büyücüler tarafından kendilerine büyü yapıldığını ve böylece de kendilerinin ağlarına balıkların girmediği yönünde şikâyetlerini dile getirdiler. Denizde balıkların bol olduğu yere ağlarını atıyorlar, fakat balıklar sanki birleri onları kovalarcasına kaçıyorlardı. Sonra balıkçılar da, bunun sebebinin, kötü ruh tarafından ağlarına nazar değdiğine karar kıldılar.

Aziz Parthenios’u çağırdılar. O da denize gidip denizi kutsadı ve içine tuz attı. Aynı anda birçok balık ağlara girdi. O vakit, orada bulunanlardan birçok kişi, Aziz Parthenios tarafından yapılan bu müdahaleye hayran kaldı.

 

6. Hayatının bazı hadiseleri

a) Hasis Metropolit

Bir zamanlar, Parthenios Trakya-Herakliya’da bulunduğu bir anda, aşağıdaki hadise başına gelmişti.

Şehrin Metropoliti çok ağır hasta idi ve Parthenios’a onu ziyaret etmesi için kendisine rica etti. Parthenios onu görür görmez anladı ki onun hastalığı hasislikten ileri geliyordu. Bu da onu, fakirlere haksızlık yapmasına itiyordu.

O vakit Parthenios ona, hastalığının ruhsal olduğunun altını çizerek söyledi. Çünkü o, fakirlere haksızlık yapmıştı ve bundan iyileşmenin tek çaresi de, fakirlere vermesi gereken paraları vermesi lâzımdı. O vakit onun vücudu iyileşecekti. O zaman Metropolit yaptığı günahı itiraf etti ve kâhyasını yanına çağırıp, altın ve gümüş parasını Parthenios’a vermesini emretti. Parthenios o parayı kabul etmedi ve o parayı Metropolitin kendisi tarafından fakirlere verilmesi gerektiğini söyleyip kendisine tavsiyede bulundu.

Metropolit böylece hem ruhen hem de bedenen tamamen tedavi oldu.

b) Herakliya’nın felçlisi

Parthenios Trakya-Herakliya’da bulunduğu zamanda, felçli olan birini gördü. Merhametli bir insan da olduğu için, teselli etmek amacıyla yanına gitti.

Hastanın yanına gidip diz çökmüş bir durumda Tanré’ya dua etti ve onun hareketsiz uzuvlarını yağ sürdü. O vakit hasta hemen sağlığına kavuştu ve ayağa kalkar kalkmaz evinin yolunu tutup gitti.

b)     Verimsiz tarla

Bu ve buna benzer mucizeleri gören kilisesinin Başdiyakozu İpatianos, ağlayarak Aziz Parthenios’un huzuruna çıktı ve ondan verimsiz olan tarlasını ziyaret edip verimli bir hale gelmesi için onu takdis etmesini istedi. Çünkü, o tarlaya ektiği yeşermiyordu.

Güzel Parthenios, gerçekten o tarlaya gitti ve gözlerindeki göz yaşlarıyla Tanré’ya, o anılan tarlaya gereken rutubeti göndermesi için dua etti. Gökyüzü hemen bulutlandı ve şiddetli bir yağmur yağmağa başladı.

Parthenios o geceyi Başdiyakozun evinde geçirdi. Sabah olduğunda ona, Metropolitin başına gelenler onun da başına gelmemesi için tavsiyede bulundu. Kendisine hasis olmamasını söyledi. Çünkü o gece ona Tanré, pek yakında onun piskopos olacağını haber verdi. Dolayısıyla fakirlere yardım etmesi gerekecektir. Çünkü sadaka, Tanré tarafından en çok değer taşıyan bir hayır olarak algılanmaktadır.

İpatianos bunların tümünü dinledikten sonra, verdiği tavsiyeleri tutacağına söz verdi. Ancak, başka bir tarla ve bağı da ziyaret edip orasını da takdis etmesini kendisinden rica etti.

Parthenios tarlanın ekilmemiş bir durumda olduğunu görünce hayrette kalıp, tarlayı neden ekmediğini ona sordu. Başdiyakoz da, ağlayarak, tarlayı ektiğini fakat günahları yüzünden yeşermesi için yağmur yağmadığını itiraf etti. Buna ek olarak da, güzel bir yıl rastladığında, onun ürünü bin şiniğe çıktığını, oysa şimdi hiçbir şey almadığını söyledi.

Parthenios o vakit ona teselli ve cesaret verdi ve her şeyin olabileceğine dair kendisini temin etti. Çünkü şimdi yine Tanré ona bol rızk vererek gene bin şinik olacaktı. Fakat, yaz geldiğinde, tarladaki ürünü aldığı zaman ayrı olarak onun harmanını dövsün ve sayarak görecek ki yine bin şinik toplamış olacak.

Sonra da kuraklıktan bağının da tamamen kuru bir durumda olduğunu ziyaretinde gördü. Merhametli olan Tanré’dan da bağı için bereket geleceğini ve üzülmemesini söyledi.

Az bir zaman sonra, Parthenios Herakliya Metropolitini ziyaret etti ve Tanré’nın kendisine haber verdiği şeyin olacağını, Başdiyakoz İpatianos’un ölümünden sonra halefi olacağına dair kendisine haber verdi.

 

7. İpatianos Piskopos

Parthenios Trakya-Herakliya’dan ayrılarak vapurla Lapseki’ye gitti. Bu arada Herakliya Piskoposu vefat edip yerine Başdiyakozu İpatianos atandı. Bu olayı da daha önce Parthenios söylemişti. İpatianos, hasat zamanı geldiğinde, Parthenios’un kendisine söyledikleri aklına geldi. Büyük tarlanın ürününü ayrı olarak topladıktan sonra ve bir de onu harmanda dövdükten sonra gördü ki gerçekten bin şinik almıştı. Bunun yanında da, bağından da çok ürün aldı ki ondan yapılan şarap da çok iyiydi. İyi karakterli olan İpatianos, Parthenios’a olan minnetini ödemek için, bu ürünlerin bir kısmını Aziz Parthenios’a teslim etti. Ancak Parthenios bu nazik davranışını kabul etmeyip bunların tümünü İsa Mesih’e teslim etmesi gerektiğini söyledi, çünkü onlar O’nun teberrularıydı. O vakit İpatianos, Herakliya’ya geri döndü. Parthenios’a vereceği buğday ile şarabı bütün fakirlere dağıttı. Parthenios’un yaptığı bütün bu hayırlı işleri de tüm insanlara anlattı.

 

8. Parthenios’un sonu

Parthenios, hayatının sonuna kadar faziletli ve merhametli bir insan olarak yaşamış olup 7 Şubatta vefat etti. Birçok Hıristiyan ölümü için üzüldü. Çünkü artık o aralarında olmayacaktı, hele bilhassa İpatianos çok üzüldü. Bunun için bütün kilise meselelerini bıraktı ve vapurla Lapseki’ye vardı. Aynı şeyi Kizikos Piskoposu, Melitupolis Piskoposu, Parios Piskoposu ve daha başka piskoposlar da yaptılar.

Aziz Parthenios’un başının bir kısmı, Eviya’daki Makrimallis Psahnon Kutsal Manastırında bulunmaktadır. Başının diğer bir kısmı da, Aynaroz’daki Esfigmenu Kutsal Manastırında bir gümüş muhafaza içinde bulunmaktadır. Aziz Parthenios’un sağ elinin bir kısmı ise, Andros adasının Aziz Nikolaos Kutsal Manastırında bulunmaktadır. 18. asırdan kalma eski bir ikona da Küçük Asya’nın Kayseri şehrindeki kilisede mevcuttur. Attiki’nin Mati bölgesinde bulunan Agiya Triyada Manastırında Aziz Parthenios’un adına küçük bir kilisecik vardır.

 

9. Keramet sahibi mezarı

Mucizelerle dolu olan mezarı hakkında, bugün Halkida’nın Nea Lampsakos bölgesine yerleşmiş olan göçmenler çok şaşırtıcı olaylar anlatmaktadırlar.

Diyorlar ki, o zaman Aziz Parthenios’un mezarına tapınmak için ziyaret eden birçok hasta insan, elbiselerini mezarının üzerine koyuyordu. Aziz Parthenios o elbiselerden hastalıkları alır ve onlar da evlerine tam sağlıklı bir biçimde dönüyorlardı.

Daha da diyorlar ki, Aziz Parthenios’un kandilini bir Osmanlı hanımı yakıyormuş. Bazen görevini yerine getirmeyi ihmal ettiği vakit, Aziz Parthenios onu gece azarlarmış. Bunları, yakın geçmişte Lapseki’deki mezarını ziyaret edenler naklediyorlar.

Türkler, Aziz Parthenios için hâlâ büyük sempati duyuyorlar. Onun için de onların hastaları Aziz Parthenios tarafından tedavi ediliyorlar. Ona (Sarı Baba) diyorlar. Çünkü onun yüzü ikonalarda sarıydı.

 

AZİZ İÇİN DUALAR

a) Her çeşit hastalığa karşı okunacak olan dua:

Tanré’ya yalvarıyoruz

Tanré’nın lütfunu içinde taşıyan ve İsa Mesih’in piskoposu, Aziz Parthenios, Lapseki’nin dinî ve ruhanî lideri, tüm kilisenin en ışıklı yağ lambası, Havari istidatlı, mucize yaratan, İsa ve Kutsal Ruh’un sendeki inayeti ve kuvvetiyle bir çok kişiye iyilikte bulunmuş, hastaları tedavi etmiş, felçlileri ayağa kaldırmış, her kim ki bir dilekte bulunmuş ise onun dileğini-isteğini yerine getirmiş olan, yalvarıyoruz, şu bizim duamızı lütfen kabul et ve kalplerimizi sevinç ve ferahlıkla doldur ey en sempatik Peder. Sana inanarak gelen, senin lütfunla, hasta olan kuluna şifa ver. Şeytanın zararlı gücü sonucu meydana gelen desiselerini bozarak işlemez hale getir. Hastalık, büyü, cazibe ve kötü işler, nazar değmeden dolayı sancılı yatakta yatanı ayağa kaldır. Her çeşit kötü tertip ve düşkünlüğü bertaraf et. Kötü etki, hileli iş ve plânları, gözle görünmez olan senin etkin yardımınla onları gölgede bırak. Peder! Sen ki, günahkâr ruhların gücünü azaltabilen, sen ki, kanserin dehşetli arzusunu tedavi etmiş olan, sen ki Tanré tarafından çeşitli güçlerle itibar kazanmışsın. Şanı büyük ve mucizeler yapan Peder! Sen şu anda bizim yaptığımız duayı dinle ve sana yalvaran her hastaya sağlık, gökten barış ve namuslu bir hayat ver. Ona, hayatının her gününde Tanré’nın istediği yoldan yürümesini nasip et. Senin aracılığınla ilâhî şefaat nasip et. Baba Tanrı’nın, Oğul Tanrı’nın ve Kutsal Ruh’un adını anarak ezeli ve ebedi bir Tanrı’nın egemenliğine şükretmeyi nasip et. Amin.

b) Papaz tarafından Aziz Parthenios’un anısına okunan dua:

Tanré’ya yalvarıyoruz

Ey İsa Mesih, bizim Tanrı’mız, asırlar öncesinden Baba Tanrı’nın sözü, mucizeler yaratan Lapseki Piskoposu Parthenios’u, Tanrı’nın dinsel sırlarını yücelten şu hizmetkâr kulunu lütfunla tedavi etmişsin. Aziz Parthenios ki, o, kötü ruhları kovar, bulaşıcı hastalıkları, korkunç ve zehirli kanser hastalığını da tedavi eder. Aziz Parthenios, senden sadece sözler değil, senden ruh ve beden sağlığı da dileriz. Senden emin bir iman, sabit bir umut ve hayatımızın sonuna kadar bir sevgi dileriz. Bu dünyada, Aziz Parthenios’un saygın anısını kutlamak ve onun lütfunu yardıma çağırdığımız gibi, gökyüzünde de Tanrı’nın yanında olmasını dileriz. Orada bizim lehimize olarak sonsuza dek ara buluculuk yapacak. Hayatımızın kalan kısmını güzel ve mutlu bir şekilde geçirmeyi nasip et. Tanrı’nın bütün Azizleriyle huzur içinde ol. Bizim beden ve ruhlarımızın iyi bir doktoru olarak ebedî ve ezelî şana lâyık olan Tanré’mızsın. Amin.

 

APOLİTİKYON (İLÂHİ)

1. ses.

Çanakkale Boğazı’nın şanı, Lapseki’nin kıvanç kaynağı, büyük Piskopos Parthenios’u şereflendiriyoruz. Çünkü o mucizeler çıkarıyor-yaratıyor ve kanser gibi zorlu hastalıkları tedavi ederek huşu ile yalvaran hastaları kurtarıyor. İsa Mesih’e şükürler olsun, senin aracılığınla her çeşit tedavi yapana şükürler olsun

KONTAKİYON (İLÂHİ)

3. ses.

Mucizeler alan Aziz Parthenios, Tanré’nın inayetiyle mucizeler yaratan, bütün inananların düşkünlüğünü gideren, şeytanî ruhları iyiye yönlendiren Peder, onun için seni övüyoruz, çünkü sen, Tanré’nın inayetini veren büyük birisin.

MEGALİNARİYON (İLÂHİ)

Peder Parthenios, İsa Mesih’in Kilisesini hayat dolu akışlarla yüceltiyorsun. Tanré’nın inayetinin kaynağını, mucizeler denizinden içmiş ve fışkırtarak taşırıyorsun.    

 

5-7-2008 tarihinde yazéldé.

6-2-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN