Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

ÁÆİÆLERİN HAYAT HİKAYELERİ

 

AZİZ ALİPİOS

 

Kilisemizin restore edilişinden hemen sonra Yüce Tanrımızın inayeti bugünkü ilk kutlamanın gerçekleşmesine izin verdi. Onun Adı Yüceltilsin!Bugün andığımız Aziz Alipios’u yakından tanıyıp hayat hikâyesini izleyelim.

6.yüzyılın ilk yıllarında Karadeniz Paflagonia Bölgesinin Karaağa kasabasında dünyaya gelen zengin bir ailenin çocuğuydu. Genelde zengin ailelerden gelen çocuklar erkenden kolaylıklara alışıp canlarının istediği herşeyi israrla ve eksiksiz talep ederler. Ama azizimiz bu tür huysuzluklardan küçük yaştan uzak durdu; Tanrı’yı seven ailesi tarafından Kutsal Kitap’ın prensiplerine uygun bir şekilde yetiştirildi. Söz ve eylemle ifade edilen insan sevgisi, onun en baştaki özelliğiydi. Hele yetimlere karşı sevgisi! Komşuları, küçük Alipios’un sevgisini yansıtan nice olaylar yaşamıştı! Ailesinin büyük servetine sahip olduğunda Aziz, insanlara karşı şefkatini şaşırtıcı bir şekilde gösterdi : babasının ölümünün ardından ve annesinin rızasıyla, bütün malını yoksul ailelere, dul kadınlara, evsiz ve zorluk çeken insanlara dağıttı; kendisi ise inzivaya çekilip münzevice yaşamaya başladı. Daha sonra bir sütunun üstüne yerleşip kesintisiz dua ederek 50 veya 53 sene yaşadı.

Bir düşünelim; o sütunun üstünde nasıl mahrum bir şekilde yaşadı; yazın güneşten, kışın yağmur ve kardan dolayı ne kadar acı çekmiştir! Üstelik yaşadığı o dar, ufacık yer ona ne zorluk çektirmiştir! İnsanlar genelde dar evlerden yakınıp büyük evlere sahip olmayı dilerler. Evlerini büyütmeye veya daha büyük bir ev satın almaya çalışırlar.

Azizin yaşadığı bu zorluklarla dolu hayatın kısa sürmesi doğal bir netice olarak beklenirken işte Tanrı’nın kerameti : Aziz 100, hattâ bazı araştırmacılara göre 120 yıl yaşamış! Azizin yaşadığı mahrumiyet ve zorluklar ömründen yıllar eksilteceğine yıllar kattı. Çünkü kendisi hayatveren Mesihimize bağlı olarak yaşadı. Ruhundaki esenlik ve sevinç o kutsal yüzünde parlıyordu. Sütunun üstünde sönmeyen bir deniz feneri gibi herkese Mesih’in Nurunu yansıtıyordu. Kutsal yaşam tarzıyla birçok insanı manevî bir miknatıs gibi yanına çekiyordu. Teselli edilmek, problemlerine çözüm bulmak, azizin öğütlerini ve hayır duasını almak amacıyla  merhametine sığınanlar, onun yanından huzur dolu, teselli edilmiş ve güç almış olarak ayrılıyïrlardı. Dolayısıyla sürekli olarak Azizin yanında yaşamak isteyenlerin sayısı artıyordu gittikçe. Böylece Azizin sütununun dibinde iki manastır oluştu. Aziz Alipios manastırdaki keşişlere önderlik yapıyordu. Azizin annesi de oralarda rahibe olarak yaşamını sürdürüyordu.

Aziz Alipios’un hayat hikayesini duyduğumuzda kendi kendimize : “biz de hristiyanca yaşamak istiyorsak acaba tüm malımızı yoksullara dağıtıp inzivaya çekilmek zorunda mıyız?” diye sorabiliriz. Rabbimiz bu yaşam tarzını hiç kimseye empoze etmiyor. Sadece Tanrı’dan özel bir nimet almış olanlar kendilerini Ona tamamen verebilirler. Ancak Aziz Alipios’u örnek alıp Kutsal Kitap’a uyarak kardeşlerimize karşı sevgiyi uygulamamız ve ihtiyaçlarımızdan fazla ve yararsız şeylere sahip olmamamız gerekiyor. Her hristiyanın görevi özellikle yoksullara, acı çekenlere, yaslı olanlara, yardıma muhtaç olanlara sevgi göstermektir. Aziz Alipios’un yaptığı gibi tüm servetini dağıtmak şart değil ama acı çekenin gözüne baka baka bankadaki hesabını korumak ve aynı zamanda “hristiyan” sıfatını taşımakta çelişki vardır. Tanrı’nın sözüne göre yoksullara yardım etmek bizzat Mesih’e yardım etmek demektir. (Mat. 25:40) Ayrıca yoksula acıyan kişi RAB'be ödünç vermiş olur. (Özdeyişler 19:17) Tanrı’nın ise borcunu kat kat fazla ödeyeceğinden emin olabilirsiniz. Amaçları çıkar olanlar şunu bilsinler : en büyük kâr bankaya yatırım yaparak değil yoksullar aracılığıyla Tanrı’ya ödünç vererek elde edilir. Üstelik Mesih’in söz verdiği gibi göklerde bir hazine oluşturmuş oluruz. (Mat 19:21).

Aziz Alipios aileden zengin olmasına rağmen  kendi iradesiyle fakirliği seçip sadece lüzumlu olanla yaşadı. Acaba daha fazla ama lüzumsuz mallara sahip olma çabasında bulunmaya değer mi?

Ne yazık ki tüketmeyi öğreten çevremiz, her türlü aracı kullanarak (televizyon, reklam) bizi ihtiyaçlarımızın daha fazla olduğuna inandırıp daha fazla tüketmeye ikna ediyor : cep telefonu, bilgisayar, televizyon, arabalar ve fabrikaların ürettiği bir sürü şeyin en son modelini mutlaka almamız isteniyor. Gerçekten bunları elde edemezsek yaşayamaz mıyız? Bunları elde etmek için gece gündüz çalışmaya, bankadan borç almaya değer mi? Borç alınan parayı ödeme kaygısı da hesaplamak lazım. Kutsal Kitap’a göre “Yiyeceğimiz ve giyeceğimiz varsa, bunlarla yetiniriz”. (Tim.6:8)

Maddî nimetlere sahip olma isteğimiz hiç bir işe yaramaz. Aksine, yeryüzünde de gökyüzünde de bizi tatmin edip mutluluk sağlayacak olan, Tanrı’ya ve komşumuza uygulayacağımız Sevgidir. Aziz Alipios’un Sevgisi kendini  tamamen adamış olduğu Tanrı ve son nefesine kadar maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşıladığı insanlar için yüreğinden taşıyordu.

Aziz, en merhametli olan Tanrı’ya sürekli dua etmeye devam ederek bize de destek oluyor.

Pisidia Mitropoliti Sotirios Trambas
Antalya 26 Kasém 2011

 

 

27-12-2012 tarihinde yazéldé.

27-12-2012 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN